SÖZDE İTİRAFÇI OLMAK MECBURİYETİNDE KALIP İŞLEMEDİĞİ SUÇLARI ÜSTLENEN ARKADAŞLARIMIZ İÇİN KURTULUŞ REÇETESİ!
Komplocular 11.07.2018 tarihli polis operasyonundan önce insanları dosyaya şikayetçi yapmak için yürüttükleri tehdit ve baskı stratejisini operasyondan sonra da sürdürmüşlerdir. Tehdit ve baskılarla dosyaya yeni şikâyetçiler ayarlamışlar, ancak buna ilaveten tutuklu arkadaşlarımıza da yönelmişlerdir. Bu kişilerin ailelerine ulaşmışlar, ayarladıkları bazı avukatları tutuklu arkadaşlarımızın kaldıkları cezaevlerine göndermişler ve “DEVLET SİZİN ÜZERİNİZİ ÇİZDİ, BU DAVA DA TCK İŞLEMEYECEK, İTİRAFÇI OLMAZSANIZ BİR DAHA GÜNEŞ YÜZÜ GÖREMEYECEKSİNİZ” yalanlarıyla onları korkutmaya çalışmışlardır. Tabii komplocuların itirafçı olmakla kastettikleri, arkadaşlarımızın hapisten kurtulmak için dosyadaki asılsız suçlamaları üstlenmeleridir. Yani tutuklu arkadaşlarımıza zorlu hapishane koşullarından kurtulmak istiyorlarsa Sayın Adnan Oktar’a ve diğer arkadaşlarımıza iftira atma şartı getirilmiştir.
Birkaç arkadaşımız bu baskılara ve tehditlere boyun eğmiş ve gerçekte ne kendileri ne de diğer arkadaşları hiçbir suç işlememişken dosyadaki suçlamaları maalesef kabul etmişlerdir. Kendilerinden söylenen şekilde ek ifadeler vermişler, bunun karşılığında hapisten tahliye edilmişlerdir. Bu arkadaşlarımız her ne kadar geçici bir süreliğine zorlu hapishane koşullarından kurtulmuşlarsa da ONLARI BEKLEYEN BÜYÜK BİR TEHLİKENİN FARKINDA DEĞİLDİRLER. Dolayısıyla bizlere düşen komplocuların yalan vaatlerine aldanan arkadaşlarımızı onları bekleyen tehlike hakkında uyarmaktır.
SÖZDE İTİRAFÇILARI BEKLEYEN SON: 72 YILA KADAR VARAN HAPİS CEZALARI !!!
Baskılar sonucu etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan arkadaşlarımız büyük bir oyuna gelmişlerdir. İşlemedikleri suçları sanki işlemiş gibi kabul etmişlerdir. Arkadaşlarımızın zaaflarından yararlanan komplocular bu olay nedeniyle bayram sevinci yaşamışlardır. Adeta kendi kendilerine iftira atan arkadaşlarımız dolayısıyla bir anda davanın sonunda zarar verebilecekleri birkaç insan elde etmişlerdir.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kayıtlı 2019/313 Esas sayılı dosyada komplocuların iftiraları dışında hiçbir somut delil yoktur. Mevcut şartlarda Allah’ın izniyle davanın beraat kararıyla sonuçlanacağına inancımız tamdır. Ancak etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan arkadaşlarımız hata yapmışlar, kendi elleriyle kendilerini ateşe atmışlardır. Bunun ne anlama geldiğini kısaca anlatalım:
UÇURUMDAN ÖNCE SON ÇIKIŞ: CMK 148. MADDESİ
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlananlar bugün dışarıda geziyor olmalarına rağmen, attıkları her adım onları sözde itirafları nedeniyle uzun yıllar kalacakları hapse doğru yöneltmektedir. Hiçbir suç işlemediklerini bildiğimiz bu insanlar kendi elleriyle kendilerini hapse atmak üzeredirler. Bu arkadaşlarımıza halen şefkat duyuyoruz ve onları seviyoruz. Bu yüzden de davanın sonucunda masum herkes beraat edecekken ONLARIN UZUN YILLAR HAPİSTE KALACAK OLMALARINDAN DOLAYI ŞİMDİDEN RAHATSIZIZ. Bu yüzden onlara çözüm yolunu da göstermeyi vicdani bir sorumluluk olarak görüyoruz.
CMK’NUN “İFADE ALMA VE SORGUDA YASAK USULLER” BAŞLIKLI 148. MADDESİNİN İLK 4 FIKRASI ŞÖYLEDİR:
“(1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
(2) KANUNA AYKIRI BİR YARAR VAAT EDİLEMEZ.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.”
Bu maddelerden de anlaşıldığı gibi, KANUNLARA AYKIRI VAATLERLE, TEHDİTLERLE VEYA ALDATICI YÖNTEMLERLE ALINAN İFADELER, ORTADA RIZA OLSA DAHİ DELİL OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEMEKTEDİR.
ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİNDEN YARARLANAN ARKADAŞLARIMIZ DA KANUNA AYKIRI VAATLERLE, TEHDİTLERLE VE ALDATICI YÖNTEMLERLE İŞLEMEDİKLERİ SUÇLARI ÜZERLERİNE ALMAYI KABUL ETMİŞLER, YİNE AYNI ŞEKİLDE DOSYADAKİ DİĞER KİŞİLERİ SUÇLAMIŞLARDIR. İşte bu nedenle de hala kendileri açısından sonu uçuruma varan yoldan dönme fırsatları vardır. Mahkemeye verecekleri bir dilekçeyle ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİNDEN NEDEN YARARLANMAK ZORUNDA KALDIKLARINI AÇIKLAYARAK İTİRAFÇILIK BEYANLARINDAN FERAGAT ETTİKLERİ TAKDİRDE KENDİLERİNİ KURTARMIŞ OLACAKLARDIR. BUNU YAPMALARININ ÖNÜNDE KANUNEN HİÇBİR ENGEL YOKTUR. ÇÜNKÜ ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİNDEN YARARLANAN ARKADAŞLARIMIZIN UĞRADIKLARI TEHDİT VE BASKILAR BAŞKA OLAYLARDA DA SIK MEYDANA GELDİĞİNDEN, BÖYLE DURUMLARDA DOĞAN MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMESİ İÇİN KANUNİ TEDBİRLER ÇOK ÖNCEDEN ALINMIŞTIR.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan arkadaşlarımız beyanlarından feragat ettikleri takdirdeki kazançları şunlar olacaktır:
Doğruları anlatmanın yukarıda sıraladığımız faydalarından her biri son derece önemli ve değerlidir ve bunlara ulaşmak için fazla zaman kalmamıştır. Komploculara inanarak büyük aldanış yaşamış arkadaşlarımız komplocuların yalanlarına aldanmalarının ardından işlemedikleri suçlardan dolayı hapis yatmak istemiyorlarsa bu çağrımıza uymalıdırlar. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları olarak bugüne kadar tertemiz bir hayat yaşadık. Allah’ın emirlerine ve kanunlara uygun davrandık. Bu nedenle de Allah’ın maruz kaldığımız iftiralardan bizi temize çıkaracağına inancımız tamdır.
Buradaki esas niyetimiz etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan arkadaşlarımızın da bizimle birlikte aklanmalarıdır. Komplocuların yalanlarını gördükleri ve onların çirkin planlarına alet olmaktan vazgeçtikleri an onları da bizler gibi güzel ve özgür bir hayat beklemektedir. Dolayısıyla içinde bulundukları şartlarda akla ve vicdana uygun olanı yapmaları en büyük temennimizdir.
TEKNİK VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI